1 Eylül 2009 Salı
Çooooook eskiden Murathan Mungan'ın "3 Aynalı Kırk Oda"sını okurken not etmişim bir yerlere.
"Hatırlar mısın geçmişe ilk gittiğimizde, kimi görüyorsun diye sormuştun bana. Ben de, hiçkimseyi, demiştim. Sen de, ne keskin gözlerin var senin, demek hiç kimseyi görebiliyorsun, demiştin.
O halde artık herkesi görebilirsin.!"
Bugün sonbaharın ilk günüydü, tam sonbahara yakışacak şekilde kapalı bir hava vardı İstanbul'da. Yağmurlu ve serin birgün geçirdik.
O yüzden mi böyle hüzünlendim anlamadım. Yoksa son zamanlarda ofiste yaşanan yoğun stres mi?
Bilemedim şimdi.
En çok takmaaaa, boşveeeerr diyipte en çok başını ağrıtan ben miyim neyim?
Biri dokunsa ağlayacak gibiyim.
Ne çabuk hava soğudu daha ayın 1'i.
Biraz daha güneş... Biraz daha...
İhtiyacım vaaaaaarrrrrr!!! ( Burayı Akbank Reklamındaki Müslüm Gürses gibi söyledim :))
Ben şimdi kendime güzel bir çay alıyım.
Haftasonu yaptığım şekerpareden son kalanla birlikte bir güzel keyif yapıyım.
İlk defa şekerpare yaptım, hatta Dr. Oetkeri saymazsak ilk defa tatlı yaptım da diyebiliriz.
1 tepsi şekerpare ikram edilir edilmez bitti.
Sona sadece 2 tanecik kaldı. Kendi yaptığım bu basit hesaplamaya göre, şekerparemi çok başarılı bulup mutlu olabilirim bence.
Etiketler: 3 aynalı kırk oda, eylül, güneş, murathan mungan, stres, yağmur
1 yorum:
Yorum Gönder